Yazar: Malcolm Gladwell
Sayfa Sayısı: 244
Çeviri: Aytül Özer
Yayın Evi: MediaCat
İlk Baskı: 2009
Son Baskı: Şubat 2018
Baskı Sayısı: 3
Kitap Hakkında
Kitap dokuz bölümden ve iki kısımdan
oluşuyor. Yazar, kitapta genel olarak bazı insanların neden daha başarılı
olduğunu yapılan bilimsel çalışmalardan örneklerle açıklıyor ve ispatlarda
bulunuyor. Bu insanlar aslında isimlerini sıklıkla duyduğumuz kişileri
kapsıyor. Yazar, akıcı bir dil ile başarının altında yatan gerçek sebepleri gün
yüzüne çıkarıyor.
Kitap Özeti
Roseto’nun Gizemi
Yazar kitaba başlarken Outliers’ in ne anlama geldiğini açıklıyor.
Outliers(Çizginin Dışındakiler) isim,
1.başlıca ya da ilişkili bir oluşumdan uzakta konumlanmış ya da farklı
sınıflandırılmış olan şey.
2. Ortaya koyduğu değer, seçilmiş diğer örneklerden belirgin biçimde farklı
olan istatiksel gözlem(s.9).
Roseto
İtalya’da bulunan ortaçağ köyleri tarzında bir yerleşim merkezidir. Köy halkı
okuma yazma bilmeyen bir çoğunluktan oluşuyordur. Son derece yoksul ve ekonomik
anlamda iyileşme umudu pek yoktur. 1882 yılında 11 Rosetoludan
oluşan bir grup New York’a gitmeye karar verirler. Amerika’daki ilk gecelerini
bir barda yerde uyuyarak geçirirler bir ocakta iş bulup orada çalışarak
geçimlerini sağlamaya çalışırlar. Bir yıl sonra 15 kişilik bir grup daha hemşerilerinin
yanına gelip çalışırlar. Kısa bir süre içerisinde diğer Rosetolular da
Pennsylvania’ ya diğerlerinin yanına gelirler. Bir dağ yamacında toprak satın
alarak oraya yerleşirler ve zamanla bir düzen kurarlar. Bu yerleşim yerine
Roseto adını verirler. Rosetolular sadece İtalyanca konuşurlar artık
bulundukları yerinde İtalya’dan bir farkı yoktur. Wolf bir hekimdir ve Roseto
yakınlarında oturmaktadır. Bir yaz yerel tıp derneğinde bir konuşma yapmak için
yolu Roseto’ ya düşer. Doktorlardan biri Wolf ‘a yıllardır bu mesleği yaptığını
ancak Roseto’ dan 65 yaşın altında kalp hastalığına yakalanmış kimseyle
karşılaşmadığını söyler. Wolf bunu ilginç bularak sebebini araştırmaya koyulur.
Rosetolular üzerinde uzun uzun araştırmalar yapar ama bir sonuca ulaşamaz. Bir
gün arkadaşıyla beraber Roseto sokaklarında gezerken kasaba halkının komşuluk
ilişkilerini, birbirlerine nasıl saygı gösterdiklerini, üç kuşağın aynı evde
yaşadığını ama kimsenin kimseye saygıda kusur etmediğini fark eder ve asıl
nedenin sosyal yapı olduğu kanaatine varır. Gittiği konferanslarda grafiksel
verilerden değil bu halkın sosyal yapısından, bağlarından bahseder. Yazar Wolf’
un sağlığın anlaşılması için ne yaptıysa kendisinin de başarıyı anlamamız için
bu kitapta aynı şeyi yapmak istediğini vurguluyor.
1. Kısım – Fırsat
Matta Etkisi
“Çünkü kimde varsa ona daha çok verilecek ve o
bolluk içinde olacak. Ancak kimde yoksa kendisinde olanda elinden alınacak.
”
–
MATTA 25:29 (s.19)
2007 yılında bir bahar günü, Medicine Hat Tigers
ile Vancouver Gitants hokey şampiyonası için karşılaşırlar. Bu iki takım Kanada
Hokey Ligi’nin en iyi takımlarıdır. Kazanan Medicine Hat Tigers’dır. Oyuncular
çok küçük yaşlarda hokey oynamaya başlamışlardı ve bu konuda oldukça iyilerdir.
Kanada’da hokeye çok önem veriliyor ve binlerce Kanadalı erkek çocuk anaokuluna
bile başlamadan acemilik düzeyinde bu sporu yapmaya başlıyordur.1980’li
yıllarda bir psikolog eşiyle beraber bir hokey maçındadır. Eşi oyuncu listesine
bakarken bir ayrıntı gözüne çarpar ve bunu eşine söyler. Psikolog şaşkındır,
oyuncuların çoğu Ocak, Şubat ve Mart aylarında doğmuştur. Psikolog o gece eve
gider ve bulabildiği kadar çok sayıda profesyonel hokey oyuncusunun doğum
tarihine bakar ve aynı hikâyeyle karşılaşır. Bu durumun açıklaması oldukça
basittir. Kanada’da hokey yaş sınıfları için seçilebilirlik sınırı 1 Ocak’tır.
Kitapta şu şekilde aktarılıyor; “Bu durumda 2 Ocak’ta10 yaşını dolduran bir
erkek çocuk yıl sonuna kadar 10 yaşını doldurmayan biriyle yan yana
oynayabiliyor ve bu yaşta, ergenlik öncesi dönemde, 12 aylık bir boşluk,
fiziksel gelişim açısından çok büyük bir farkı temsil ediyor.”(s.26) Yani bir
yıl daha fazla antrenman yapıyor, daha iyi antrenörlük desteği alır, daha fazla
maça çıkar ve üç kat daha fazla pratik yapar. Yazar avantajın bu sporda
doğuştan daha iyi olmak değil, yaş olarak biraz daha büyük olmakta olduğunu
söylüyor.
Yazara göre daha çok pratik yapan daha fazla avantajlı olur ve bu
avantaj veya avantajlar diğer fırsatlara zemin hazırlar; ta ki oyuncu gerçek
bir “çizginin dışındaki” olana kadar. Yazar aynı durumun eğitim içinde geçerli
olduğunu söylüyor. Yaş faktörünün hayatımızın fırsatlarını kaçırmamıza neden
olduğu ya da o fırsatları yakalamamıza yol açtığını savunuyor. Yazara göre
diğer hokey oyuncuları da aynı yaş ve fırsata sahip olsa aynı durumun onlar
için de geçerli olacaktır, diğer hokey oyuncuda da aynı başarıya gösterecektir.
10 Bin Saat Kuralı
Michigan Üniversitesi yeni bilgisayar Merkezi’ ini
1971 yılında açar. Bill Joy, aynı yıl 16 yaşında bu üniversiteye başlar.
Biyolog ya da matematikçi olmayı düşünüyordur. Ancak yolu birinci sınıfın
sonlarında Bilgisayar Merkezi’ne düşer ve tam bir bilgisayar bağımlısı olur.
Bilgisayar Merkezi hayatının merkezi olur ve bundan sonra her fırsatta
programlama yapar. Doktorasını yaptıktan sonra küçük bir programcı grubuyla iş
birliği yapar ve UNIX’i yeniden yazma görevini üstlenir. Ayrıca Joy, internete
erişim sağladığımız yazılımın büyük bir kısmını yazar. Ona internetin Edison’u
deniyordur. Java’yı tekrar yazar ve efsanesi daha fazla büyür.
Bill Gates. Babası zengin bir avukat, annesi bir bankerin kızıdır. Gates,
derslerden çabuk sıkılan ve bilmişte küçülmüş tabirine uyan bir çocuktur.
Ailesi onu özel bir okula gönderirler. O yıl okula bir zaman paylaşımlı
bilgisayar terminali alıp koyarlar. Gates makinadan oldukça etkilenir. Gates,
1968 yılından itibaren bilgisayar odasında yaşar ve sekizinci sınıfa
gidiyordur. Gates artık bütün vaktini programlama yaparak ve kendini bu konuda
geliştirerek geçirir.
Yazar; Bill Joy, Bill Gates, Beatles, Mozart gibi
çizginin dışındakilerin bu başarılarını 10 bin saat kuralı ile açıklar. Çünkü
bir konuda profesyonel olmak için o alanda 10 bin saat çalışmak gereklidir,
aynı durum hokey oyuncuları için de geçerlidir. Yalnız tek etken 10 bin saat
değildir. Karşılaştıkları olağanüstü fırsatlar, doğum yılları, aile yapıları,
bulundukları kültür ve çevre, okudukları okullar, hatta maddi durumları bile
etkilidir. Yazar şu cümleyle durumu özetliyor; “Başarıları sadece kendi
eserleri değil. İçinde büyüdükleri dünyanın bir eseridir.”(s.58)
2. Kısım – Miras
Kentucky, Harlan
“Adam gibi öl. Ağabeyinin yapmış olduğu gibi.” (s.133)
Harlan, Kentucky’nin güneydoğusunda bulunan küçük bir kasabadır. Harlan
Yönetim Bölgesi 1819’da Britanya Adaları’nın kuzey bölgesinden gelen sekiz
göçmen aile tarafından kurulur. Kitapta yönetim bölgesinin hiç zenginleşmediği
ve nüfusunu çok az olduğundan bahseder. Kasabanın kurucu aileleri Horward’lar
ve Turner’lardır. Bir gece Horword ve Turner’ın torunları poker oynarlar. İki
tarafta birbirlerini hile ile suçlarlar ve kavga ederler. Ertesi gün sokakta
karşılaşırlar ve silahlı bir çatışmaya girerler. Çatışma sonucu Turner’lardan
biri göğsünden vurularak ölür. Turner’lar Bayan Horword ’un dükkânına giderek
çok ağır hakaretlerde bulunurlar. Bayan Horward durumu oluna anlatır ve ertesi
hafta iki ailenin torunları arasında silahlar çekilir, o akşam Turner'lardan
biri arkadaşlarıyla beraber Horward’ların evinin önünde çatışır ve olay artık
bir kan davasına döner. Toplamda altı kişi hayatını kaybeder. Horward’ların
küçük oğlu vurularak eve geldiğinde ‘yeter artık’ diye tersler annesi ve şu
sözlerle devam eder; “Adam gibi öl. Ağabeyinin yapmış olduğu gibi.”
Yazar bu bölgede bu ve bunun gibi çok sayıda kan
davası olduğunun söyler ve bunların nedeni olarak bölgenin ilk sakinlerinin
kökenlerini gösterir. Yani İskoçya-İrlanda kökenli göçmenlerdir. Bu bölgelerde
suç oranları yüksektir çünkü bölge halkı şiddete meyillidir ve kan bağına
duydukları sadakati her şeyin üstünde tutarlar. Yazar basit gerçeğin sorunu
temeline inmekte olduğunu söylüyor yani beş- altı kuşak geriye bakarak büyük
büyük büyük anne-babanın nerede büyüdüğü, nereden geldiğinin önemli olduğunu ve
asıl nedenini kültürel miras olduğunu vurguluyor.
Yazar Outliers’ te çoğunlukla birinci kısımda
başarının sürekli ve düzenli bir avantaj birikiminden doğduğunu vurgular.
Nerede ve ne zaman doğulduğu, anne-babanın ne iş yaptığı, yetişme koşullarının
nasıl olduğuna ve bütün bunların dünyadaki başarımızı etkilediğini açıklıyor. İkinci
kısımda ise atalarımızdan miras kalan geleneklerin ve davranış tarzlarının aynı
rolü oynayıp oynamadığına, kültürel mirasları ciddiye alarak insanların neden
başarılı oldukları konularına değinir.
Kitap Hakkında Yorum
Kitabı daha önce Aksaray Üniversitesi ‘nde
Doktor Öğretim Üyesi olan Ferhat Kadir Pala’dan duymuştum ve çok merak
ediyordum. İyi ki okudum diyebileceğim bir kitap. Kitabın başlangıç kısmında
Outliers’in ne anlamda kullandığını açıklaması oldukça hoşuma gitti. Daha sonra
Roseto’nun gizeminden yola çıkarak Stewart Wolf’un yaptığı çalışmadaki
amacından esinlenerek başarıyı anlatmak istemesi ve bunu açıklaması bence
kitabın diğer bir artısı. Kitaba başlamadan önce sayfaları çevirirken bilimsel
hatta fazla bilimsel ve istatiksel sonuç içerdiğini düşünerek sıkılabileceğimi
düşünmüştüm. Ancak yazar anlatmak istediği şeyleri yer yer detaylandırarak
akıcı bir dil kullanmış. Buda okuru sonraki konuda neye değinecek acaba diye
meraklandırıyor. Kitap düşünmeye, anlamaya sevk ediyor aynı zamanda toplumda
doğru olarak yer edinmiş bazı düşüncelerin gerçekte altında yatan nedenlere
değiniyor. Başarıdan, dünyaca tanınan kişilerin aslında nasıl başarılı
olduklarından, bu başarıya sebep olan etkenlerden sık sık örnek vererek konunun
daha iyi kavranmasını sağlıyor. Kitap tam olarak bir belgeseli tadında, yer yer
sohbet havası içindeymiş gibi konuşarak okurun kitaptan sıkılmamasını sağlıyor.
Dikkati nasıl toplayabileceğini çok iyi biliyor ve bunu kitaba oldukça akıcı
bir şekilde aktarmış. Kitap, olaylara farklı bir bakış açısı geliştirerek
bakmamı sağladı. Kitabın son kısmında oldukça şaşırdım ve yazarı takdir ettim.
Kitabı okumadan önce başarı hikâyelerine hiç bu açı açılardan bakacağımı
düşünmezdim. Farklı olayları bir araya getirip bunların arasında
bağlantı kurulmasına hayran kaldım. Kitabı okuduktan sonra şu düşünceyi kafamda
oturttum ; neden bende bir gün çizginin dışındaki olmayayım?
Yazar Hakkında
Malcolm Gladwell, 1963
İngiltere doğumludur. İnşaat profesörü İngiliz bir baba ile Jamaikalı
psikoterapist bir annenin oğlu olarak Kanada'da büyümüştür. Tarih öğrenimini
tamamlayıp New York'a yerleşen yazar 1987-1996 yılları Washington Post'ta ekonomi ve bilim konularında yazdı,
bir süre de bu gazetenin New York Bürosu'nu yönetmiştir. 1996'dan bu yana The
New Yorker dergisinin yazarları arasında yer alan Gladwell
2000'de yayınladığı Kıvılcım Ânı (The Tipping Point) ile
çok büyük bir başarı yakalamış ve 2005'te yayınlanan Göz Açıp
Kapayıncaya Dek (Blink) ile başarısını katlayıp İş Dünyasının itibar
edilen bir gurusu haline gelerek "Pazarlamanın Yeni Tanrısı" olarak
anılmaktadır. Akademisyen değil gazeteci kökenli olan yazar işletmecilikte
bilimsel devrimlere yol açan bakışıyla Peter Drucker'ı anımsatmaktadır.
kitabın özetini okurken bile çok bilgi verici ve çok etkili bir kitap olduğu anlaşılıyor ve özetini okudukça bazen şaşırdım mesela bir insanın bir konuda uzmanlaşabilmesi için 10 bin saat çalışması gibi ve kitabında bana çok katkısı olacağını özetden de anladığım için bir an önce alıp okumayı istiyorum. ayrıca özet çok güzel olmuş gayet akıcı ve güzel bir şekilde anlatılmış . ellerine sağlık :)
YanıtlaSilBu kitabı duymuştum ve merak ediyordum şimdi daha da çok merak ediyorum. Ozet çok güzel hazırlanmış çok hoşuma gitti. Kitabi kesinlikle hemen okumak istiyorum.
YanıtlaSilOzetini okudukca kitabi daha cok merak ettim kesinlikle almayi istiyorum ve bana cok faydasi olacagina inanıyorum. Özetde kitabi cok guzel anlatmis
YanıtlaSilBu kitabı daha önce duymuştum ve özetini de okumuştum.İlk fırsatta okumak istediğim kitaplardan biridir.Kitap genel anlamda düşündüren bir kitap, adının kitapla bütünleştigini düşünüyorum.
YanıtlaSil